Herkese merhaba,
Bilişim dışı gündelik bir konu ile karşınızdayım 🙂
Şirketimizde gördüğümüz kulağakaçan böceğinin bayan çalışanlarda yarattığı panik sonucu bir araştırma yapayım dedim ve yalansavar isimli sitede bu konu ile ilgili güzel bir makale buldum. Site sunucuları göçmüş galiba ama ben cache den içeriği okuyabildim ve çok faydalı bulduğum için burada insanlarla paylaşma gereksinimi buldum.
Bir kaç derin konudan sonra doğa hayatına dair yanlış inanışlardan birisini daha yalan olarak savalım…
Böcek fobisi olanların “kulağakaçan” isminden bile ne kadar rahatsız olduğunu , hele ki kulağakaçanın o arkasındaki kıskacıyla boy göstermesinin yaratacağı tepkiyi az çok tahmin edebiliyorum. Zira böceklerin sevimli canlılar olmadığını kabul ediyorum.
Öte yandan böcekler canlı bilimiyle ilgilenenlerin ilgisini pek çok yönden çekmeye muktedirdirler: Verimlilikleri, kabiliyetleri, uzmanlıkları, yaşamları vb.
Kulağakaçan böceğinin ise ismi çok cazip. İngilizce’de “Earwig”, yani “Kulak yaratığı” olarak anılan Forficula Auricularia, eklembacaklıların deri kanatlılar takımından hem otçul hem de etçil bir tür. Menşei Avrupa ve Batı Asya olarak tahmin edilen tür, bugün Amerika kıtasında da görülüyor.
Halk arasında yaygın olan inanışa göre kulağakaçanlar, kulaktan beyne girerler ve beyinde yuva yapıp keyif çatarlar. Fakat böylesine bir senaryo ancak La Fontane fablında Ağustos böceğine nispet yapmak için olurdu.
1700’lerin Avrupa’sına baktığımızda Kulağakaçan’ın kötü bir şanı olduğunu görüyoruz. O dönemde kulağakaçanı ihtiva eden bir yayında onun kulaktan içeri girdiği, bulduğu bir yerde demirleyip orayı yiye yiye içeriye kadar gittiği ve en nihayetinde de çıldırmaya sebep olduğu yazıyor (1).
Kulağakaçan böceğinin bir çok kültürde kulakla ilişkilendirilmesinin muhtemel bir sebebi, böceğin arkasındaki kıskacıyla beraber, çok eski zamanlardan beri kulak delmeye yarayan antik bir alete benzemesidir. Dişisinin ayrı, erkeğinin ayrı tipte kuyruk uzantıları olan kulağakaçanın erkeğinin kıskaçları aynı zamanda da makasa benzer ve bu benzerlikten dolayı İtalyanca’da kulağakaçan böceğine verilen isim forbicina, yani “küçük makas” anlamına gelirken, İspanyolca’da verilen iki isimcontraplumas ve tijereta, sırasıyla “çakı” ve “makas darbesi” anlamlarına gelir (2). En az altı Avrupa dilinde bu böyledir (3).
Ben de işte tam bu satırları yazarken bizdeki “Kulağakaçan” kelimesinin “kulakta delik açan alet” ile bir benzeşim kurularak, “kulak-açan” kelimesinden türetilip türetilmediğini merak ettim. TDK Büyük Sözlükte “kulakaçan” diye aratıldığında, Bolu, Düzce yöresinde bu böceğin “kûlakaçan” olarak anıldığını görüyoruz. Küpe takmak Anadolu’da da çok eski bir gelenek olduğuna göre, tıpkı Avrupa dillerinde olduğu gibi belki de kulak deliği açmakta kullanılan alete benzerliği bu böceğin ismine kaynaklık etmiş olabilir. (4)!
Bir şekilde kulakla ilişkilendirilmesinin ikinci bir muhtemel sebebi de derikanatlı bu türün arada bir açtığı kanadının kulağı andırması olabilir (5). Zira derikanatlılar takımından bu türün oldukça estetik kanatları vardır ve hakikaten de bir kulak kepçesinin şeklini andırırlar (Bkz: Soldaki illüstrasyon). Tüm hakları saklı olduğu için burada kullanmadığım bir resim için bağlantıya tıklayınız.
Peki kulağakaçanlar hiç mi kulağa kaçmaz?
Böceklerin nemli, sıcak bir delik olan dış kulak kanalını şöyle bir denemek istemeleri oldukça anlaşılabilir bir durumdur. Bizler de zaman zaman soğuk havadan kaçınmak için bir yerlere sığındığımıza göre onların da kulağı cazip bulmaları için bir çok sebep olabilir. Kulağakaçan gibi sürünen, nemli ve karanlık ortamlarda yaşayan bir türün -ki benzer binlerce tür vardır- arada bir aklına esen üyelerinden birinin, kuru ve aydınlıkta yaşayan böceklere nazaran kulakları bir kalem daha fazla tercih ettiğini de varsayabiliriz ama bu ne kulağakaçanın kulaklara sık sık kaçtığı gibi bir önermeyi doğrular, ne de onun beyne yerleştiği gibi bir efsaneyi haklı çıkartır.
Kulağakaçan’ın gerçekten de kulağa kaçtığına dair kayda geçmiş bir kaç vaka var (3). Ancak kayda geçmiş olan vakalar diğer böceklerin kulağa girme vakalarından oranca fazla değil. 1866’da yazılan eski bir doğa tarihi güncesi ise efsaneye biraz daha yenik düşmüş ama akılcılığı elden bırakmayarak böceğin panik halindeyken saklanacak delik araması halinde kulağa kaçabildiğini söylemiş (6) ama kayıtlı bir örnekten bahsedilmiyor.
Siz yine de böcekleri sevin.
Kaynaklar:
(1) Susan Scott, Craig Thomas. Pests of Paradise: First Aid and Medical Treatment of Injuries from Hawaii’s Animals. University of Hawai’i Press: 2000. Singapur.
(2) John Lloyd, John Mitchinson. Cahillikler Kitabı. NTV Yayınları: 2008. İstanbul.
(3) J. R. Fisher. Earwig in the Ear. West J Med. 1986 August; 145(2): 245.
(4) http://www.tdkterim.gov.tr/ttas/?kelime=kul%E2ka%E7an&kategori=derliste&ayn=dzn
(6) Endangered Wildlife and Plants of the World Ansiklopedisi. 4. Cilt. “Earwig” maddesi.
(6) James Cundall. Everyday Book of the Natural History. Frederick Warne and Company: 1866. Londra.